AFAD’dan alınan son dakika bilgisine göre saat 13.31’de Muğla açıklarında 3,5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntının derinliğinin 9.51 kilometre derinlikte olduğu aktarıldı. AFAD, Muğla açıklarında 3,5 büyüklüğünde bir deprem yaşandığını açıkladı.
BİNGÖL-KARLIOVA’YA DİKKAT
“5.9 büyüklüğünde depremi tetikleyen Malatya mı Doğu Anadolu mu yoksa bilmediğimiz yeni bir fay mı?” soruma Prof. Dr. Naci Görür şu yanıtı veriyor: “Elâzığ ile Malatya arasından gelen oradan Maraş’a uzanan Bingöl Karlıova’dan Hatay’a kadar devam eden fay, Doğu Anadolu fayıdır. Ölü Denize uzanan kısmını da sayarsan, 600 kilometre uzunluğunda, Anadolu ve güneyde de Afrika levhası arasında kalan ‘levha sınırı fayı’ bu. 14.6 milyon yıl önce çalışmaya başlamış, evveli depremleri üretmiş, ezeli depremleri de üretecek olandır. Malatya fayı ise Malatya’nın batısındadır. Bambaşka bir fay o. 5.9 büyüklüğündeki depremin Malatya fayı ya da başka bir o fay ile alakası yoktur!”
“Bizim coğrafyamızda levha sınırları vardır. Arap, Anadolu, Afrika, Avrasya Levhaları. Levha sınırları deprem üreten faylardır. Doğu Anadolu Fayını biliyorsun, Kuzey Anadolu Fayı- Avrasya ile Anadolu arasında deprem üretir. Helen- Kıbrıs yayı, Anadolu ve Afrika arasında deprem üretir. Bu sınırlar ise sonradan konmadı buraya. Biz, bu levha sınırları üstüne yerleşimler koyduk. Adına da vatan dedik! Yanı sıra levhaların kendisi de kendi içlerinde faylarla dilimlenmiştir. Bunlar da deprem üretir. Bu ne demek? Türkiye, bir deprem ülkesidir. 60 yıldır her yerde söylüyorum. Ancak bana ısrarla, ‘nerede olacak?’, ‘ne zaman olacak?’, kaç büyüklüğünde olacak?’ diye sormaktan bıkmadınız. Bunları unutun artık! Tek gerçek deprem ülkesi olduğumuz. Bugün değilse yarın, yarın değilse seneye… Ama mutlaka olacak. Bundan kurtuluşun tek anahtarı var: Bilim ve teknoloji toplumlarının da yaptığı gibi deprem dirençli kentler yaratmak. Halk olarak yöneticilerden bunu talep etmeli, ısrarcı olmalısınız. Çoluk çocuğunuzun ölmesini istemiyorsanız, gerekirse ‘oy’ kartınızı kullanarak… ‘Sesimizi duymayana oy yok’ deyin. Yöneticilere de sözüm var. Depreme hazırlanmak demek sadece kentsel dönüşüm yapmak demek değildir. Depremden hepimiz korkuyoruz ama korkmak çare değil, silkelenip ayağa kalkmak lazım.”
AFAD’dan alınan son dakika bilgisine göre saat 13.31’de Muğla açıklarında 3,5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntının derinliğinin 9.51 kilometre derinlikte olduğu aktarıldı. AFAD, Muğla açıklarında 3,5 büyüklüğünde bir deprem yaşandığını açıkladı.
BİNGÖL-KARLIOVA’YA DİKKAT
“5.9 büyüklüğünde depremi tetikleyen Malatya mı Doğu Anadolu mu yoksa bilmediğimiz yeni bir fay mı?” soruma Prof. Dr. Naci Görür şu yanıtı veriyor: “Elâzığ ile Malatya arasından gelen oradan Maraş’a uzanan Bingöl Karlıova’dan Hatay’a kadar devam eden fay, Doğu Anadolu fayıdır. Ölü Denize uzanan kısmını da sayarsan, 600 kilometre uzunluğunda, Anadolu ve güneyde de Afrika levhası arasında kalan ‘levha sınırı fayı’ bu. 14.6 milyon yıl önce çalışmaya başlamış, evveli depremleri üretmiş, ezeli depremleri de üretecek olandır. Malatya fayı ise Malatya’nın batısındadır. Bambaşka bir fay o. 5.9 büyüklüğündeki depremin Malatya fayı ya da başka bir o fay ile alakası yoktur!”
“Bizim coğrafyamızda levha sınırları vardır. Arap, Anadolu, Afrika, Avrasya Levhaları. Levha sınırları deprem üreten faylardır. Doğu Anadolu Fayını biliyorsun, Kuzey Anadolu Fayı- Avrasya ile Anadolu arasında deprem üretir. Helen- Kıbrıs yayı, Anadolu ve Afrika arasında deprem üretir. Bu sınırlar ise sonradan konmadı buraya. Biz, bu levha sınırları üstüne yerleşimler koyduk. Adına da vatan dedik! Yanı sıra levhaların kendisi de kendi içlerinde faylarla dilimlenmiştir. Bunlar da deprem üretir. Bu ne demek? Türkiye, bir deprem ülkesidir. 60 yıldır her yerde söylüyorum. Ancak bana ısrarla, ‘nerede olacak?’, ‘ne zaman olacak?’, kaç büyüklüğünde olacak?’ diye sormaktan bıkmadınız. Bunları unutun artık! Tek gerçek deprem ülkesi olduğumuz. Bugün değilse yarın, yarın değilse seneye… Ama mutlaka olacak. Bundan kurtuluşun tek anahtarı var: Bilim ve teknoloji toplumlarının da yaptığı gibi deprem dirençli kentler yaratmak. Halk olarak yöneticilerden bunu talep etmeli, ısrarcı olmalısınız. Çoluk çocuğunuzun ölmesini istemiyorsanız, gerekirse ‘oy’ kartınızı kullanarak… ‘Sesimizi duymayana oy yok’ deyin. Yöneticilere de sözüm var. Depreme hazırlanmak demek sadece kentsel dönüşüm yapmak demek değildir. Depremden hepimiz korkuyoruz ama korkmak çare değil, silkelenip ayağa kalkmak lazım.”